Bozkır...
Geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkmadı sokaklar.
Şarkılar her zaman doğru temennilerde bulunmaz . Şarkılar bu yüzden bilimsel literatüre dahil değildir canım.
Step iklimleri düzleştirdi ufkumla beraber duygularımı da... Denizi görebilseydim belki güzel sözler edebilirdim sana. Şimdi bomboş bakabiliyorum yalnız. Yalnız burada gerçek anlamında kullanılmıştır sayın canım. Ve bomboş bakışların ardı hep nemlidir. Bozkır kuraktır ama kim demiş İç Anadolu'ya yağmur yağmaz diye. Yağar...
Öyle yağmurlar yağar ki bazen; şakaklarını çatlatır insanın, kaburgalarını dağıtır.En çok da sol kaburgam zarar gördü yağmurlardan...
Ağlayınca güzel olduğumu söylerler. Ağlamayı yakıştırmak hangi vicdanın ürünüdür bre vicdansızlar! Ya da gülmenin değil de gözyaşının yakışması nasıl bir ironidir Rabbim?!
Düz ova görüş alanını geniş tutar canım. Nefes alamazsın. Her şeyi görebilmek boğar insanı.
Başakların serpildiğini düşünüyorum da ovalarda, bu kadar dünya nimetini kaldırmaz benim bünyem. O yüzden Allah'ın bi bildiği var elbet.
Koca şehirler kuruyorsun gönlümün iç kesimlerine. Kuruyorsun fakat ben dokunamıyorum. Sen zalim bir müteahhitsin canım.
koca şehirler ayaklarımın altında ama aklım o küçük köyde. Hani şu gitmesek de görmesek de sevdiğimiz gizemli köy. Hani bizim köyümüz olan. Belki de benim olan tek şey olduğu için özlüyorum gitmesem de görmesem de...
Benim ruhum bozkıra mühürlü senin metropollerinde gecekondu kaldım ben...
sosyal devlet yardım etsin alışamıyorum dünyaya...
Ya dışındayım çemberin ya da büsbütün içinde. Belki de kafam dışarda. Şiirler şarkılar da fayda etmiyor artık, yenitürkü çaresiz...
Polisiye bir kaçış var kendimden dışarı. Bu kaçış beni benden alıyor Piraye. Şey! Pardon Milena!. Ben bunların hiçbirini sevmiyorum Anna... Ben her şeye esirgeyen ve bağışlayan, çokca esirgeyen ve çokca bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Allah'ın adıyla başlıyorum...
Şarkılar her zaman doğru temennilerde bulunmaz . Şarkılar bu yüzden bilimsel literatüre dahil değildir canım.
Step iklimleri düzleştirdi ufkumla beraber duygularımı da... Denizi görebilseydim belki güzel sözler edebilirdim sana. Şimdi bomboş bakabiliyorum yalnız. Yalnız burada gerçek anlamında kullanılmıştır sayın canım. Ve bomboş bakışların ardı hep nemlidir. Bozkır kuraktır ama kim demiş İç Anadolu'ya yağmur yağmaz diye. Yağar...
Öyle yağmurlar yağar ki bazen; şakaklarını çatlatır insanın, kaburgalarını dağıtır.En çok da sol kaburgam zarar gördü yağmurlardan...
Ağlayınca güzel olduğumu söylerler. Ağlamayı yakıştırmak hangi vicdanın ürünüdür bre vicdansızlar! Ya da gülmenin değil de gözyaşının yakışması nasıl bir ironidir Rabbim?!
Düz ova görüş alanını geniş tutar canım. Nefes alamazsın. Her şeyi görebilmek boğar insanı.
Başakların serpildiğini düşünüyorum da ovalarda, bu kadar dünya nimetini kaldırmaz benim bünyem. O yüzden Allah'ın bi bildiği var elbet.
Koca şehirler kuruyorsun gönlümün iç kesimlerine. Kuruyorsun fakat ben dokunamıyorum. Sen zalim bir müteahhitsin canım.
koca şehirler ayaklarımın altında ama aklım o küçük köyde. Hani şu gitmesek de görmesek de sevdiğimiz gizemli köy. Hani bizim köyümüz olan. Belki de benim olan tek şey olduğu için özlüyorum gitmesem de görmesem de...
Benim ruhum bozkıra mühürlü senin metropollerinde gecekondu kaldım ben...
sosyal devlet yardım etsin alışamıyorum dünyaya...
Ya dışındayım çemberin ya da büsbütün içinde. Belki de kafam dışarda. Şiirler şarkılar da fayda etmiyor artık, yenitürkü çaresiz...
Polisiye bir kaçış var kendimden dışarı. Bu kaçış beni benden alıyor Piraye. Şey! Pardon Milena!. Ben bunların hiçbirini sevmiyorum Anna... Ben her şeye esirgeyen ve bağışlayan, çokca esirgeyen ve çokca bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Allah'ın adıyla başlıyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder